25 Haziran 2011

"Kalıbına Sığmayan Kurabiyeler" dünyasına hoşgeldiniz :)

Herşey, ben çok küçükken başladı...

Misafir geleceği zamanlarda, mutfakta anneme yardımcı olmak için dibinden ayrılmazdım. Kurabiyenin malzemelerini annem hazırladı, ben yoğururdum. Pasta kremasını ben karıştırırdım. Poğaçanın içine peyniri ben koyardım. Kısacası çok mühim görevlerim olurdu :))

Annem, özellikle doğumgünlerimizde, rengarenk, şekilli, süper kurabiyeler yapardı ve ben onlara bakmaktan kendimi alamazdım. Gıda boyasının zararlı birşey olmadığını o zamanlar öğrenmiştim :)

Karıştırma, yoğurma, tepsiye dizme görevlerimden bir adım ileri gidip kendi başıma birşeyler yapmak istediğim ilk senelerde, kolesterol artırıcı "12 yumurtalı" krem karamel, evde şeker kalmadığı için yarısından az miktarla yapılmış kabarmamış kek gibi ufak aksilikler beni yıldırmadı :) Ürettim, ürettim, ürettim...

Birgün fark ettim ki, kurabiyelerle çok daha fazla zaman geçiriyorum. İşte o zamandan sonra aileme, arkadaşlarıma kurabiyeler yaptım. Yıllarca, yılbaşı, sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, doğumgünleri, kendimi geliştirebildiğim, en sevdiğim günler oldu :)

önceleri hobi olarak başlayan kurabiye üretim tutkumu daha da ileri taşıyabilmek adına, her dakikası dolu geçen sevgili Mutlu Dükkan'ın kursuna katıldım. Kursun bitiminde kurabiye tasarlamak için sadece elinizde olan kalıplarla sınırlı kalınmaması gerektiğini daha net anlamış oldum :)

Artık neye baksam, acaba bunu yapabilir miyim diye düşünüyorum :) 

"Kalıbına Sığmayan Kurabiyeler" dünyasına hoşgeldiniz :)

Sevgiler, 

Pınar




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder